Babasını öldürmekten yargılanan bir genç sanığı savundum, kurtaramadım Hüküm kesinleşti. Cezaevine gittim. Niçin yaptığını, kendisini ve annesini çok mu üzdüğünü sordum?
-Bende gerçekten bilmiyorum. Beni ve annemi hep el üstünde tutardı, ama kendisini bir türlü sevemedim. Dedi.
Yapacak bir şey yoktu çıktım. Avluda bir kadına rastladım. Neticeyi sordu. Söyledim. Başladı ağlamaya.
-Avukat Bey, dedi. Çocuğumun öldürdüğü adam çocuğumun babası değil.
Hemen koluna yapıştım, gidip gerçek babasını bulalım kanunda yeri var, kurtarırız. Dedim.
Kadın;
-Yapamayız, dedi. Neden? Dedim.
-Çünkü, çocuğumun babası sandığı kişiyle evlendiğimde, gerçek babasından gebeydim. Hesap tutmadı, söylemek zorunda kaldım. Gitti, çocuğumun gerçek babasını öldürdü, dönüp geri geldi. Katil bilinemedi. Bana ve çocuğuma o kadar iyi davrandı ki, ben mutluydum, ama çocuk onu bir türlü sevemedi.
Bu olayı hiç unutamam.
Yine unutamadığım bir şey var, o gün hapishane avlusuna yağmur yağıyordu.
Bir ölüm cezasında sanığın suçsuz olduğuna inanıyordum. Ama bu yeterli olmadı. Hüküm kesinleşti. Malum bizim Usul Hukukumuzda infaz sırasında bulunması için sanık Avukatına tebligat yapılır. O zamanlar çok genç ve tecrübesiz bir Avukattım. Çağrılınca gitmemek olmaz gibi geldi bana ve gittim. Her şey hazırdı, adamı sehpa üzerine çıkarttılar. Son isteği olarak sigara verildi, yarısına kadar içti, attı. Bana döndü. ?Tut Elimi? dedi. Adamın elini tuttum. Adam asıldı. Ama, adamın nasıl soğuduğunu ben duydum. Bir adamın nasıl soğuduğunu eğer duymamışsanız, ölüm cezasını müdafaa edebilirsiniz.?
Faruk Hoca sanık Avukatı olarak Ağır Cezada duruşmaya girer. Müdahil vekili yaşlıca bir Avukattır. Hoca sanığa ve tanıklara istediği gibi sorular yöneltmektedir. Zaman ilerledikçe müdahil Avukatının terlediğini, zorlandığını görür. Karşı tarafı köşeye sıkıştırdığını sanarak mutluluk duymakta, tanıklara istediği soruları yöneltmektedir. Duruşmanın sonunda Mahkeme Başkanı Gereği Düşünüldü, der demez , Faruk Hoca Yerinden fırlar ayağa kalkar. Müdahil Avukatı başı elleri arasında öylece kalakalmıştır. Başkan Avukatın duymadığını sanarak sözünü yineler. Müdahil meslektaşı son bir gayretle doğrulmaya çalışır, yüz üstü kafası öndeki masaya düşer. Müdahil vekili duruşma sırasında kalp krizi geçirmekte, hayatla ölüm arasında görevini yapmaya çalışmaktadır. Mahkemeye saygısı nedeniyle son bir gayretle doğrulmaya çalışır, yüzüstü masaya düşerek orada vefat eder. O günkü duruşmayı, meslektaşının son bir gayretle kımıldamaya çalışıp, kafasını vurduğu anı yaşamının hiç bir döneminde unutamadığını belirtmişlerdir.
hukukrehberi.net ten alıntıdır.
Av.Faruk Erem biyografisi için tıklayın