İflasın Ertelenmesi

Ticaret şirketleri bakımından TTK 324. ve İİK 179 maddesinde düzenlenmiş olan “iflasın ertelenmesi” Son dönemlerde özellikle de büyük şehirlerde sıkça rastlamaya başladığımız bir hukuki kurumdur.

“Şirketin mal durumunun bozulması halinde” başlığını taşıyan TTK 324. maddesi;

Madde 324 – Son yıllık bilançodan esas sermayenin yarısının karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, idare meclisi derhal toplanarak durumu umumi heyete bildirir.

Şirketin aciz halinde bulunduğu şüphesini uyandıran emareler mevcutsa idare meclisi aktiflerin satış fiyatları esas olmak üzere bir ara bilançosu tanzim eder. Esas sermayenin üçte ikisi karşılıksız kaldığı takdirde, umumi heyet bu sermayenin tamamlanmasına veya kalan üçte bir sermaye ile iktifaya karar vermediği takdirde şirket feshedilmiş sayılır. Şirketin aktifleri şirket alacaklarının alacaklarını karşılamaya yetmediği takdirde idare meclisi bu durumu derhal mahkemeye bildirmeye mecburdur. Mahkeme bu takdirde şirketin iflasına hükmeder. Şu kadar ki; şirket durumunun ıslahı mümkün görülüyorsa idare meclisi veya bir alacaklının talebi üzerine mahkeme iflas kararını tehir edebilir. Bu halde mahkeme, envanter tanzimi veya bir yediemin tayini gibi şirket mallarının muhafazası için lüzumlu tetbirleri alır.

2004 sayılı İİK da 2003 yılında yapılan değişik ile Ticaret Kanununa paralel bir düzenleme getirilmiş maddesin sonuna .” Şu kadar ki, idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilir. Mahkeme projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa, iflasın ertelenmesine karar verir. İyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin de mahkemeye sunulması zorunludur.
Mahkeme, gerekli görürse idare ve temsille vazifelendirilmiş kimseleri ve alacaklıları dinleyebilir. İflasın ertelenmesi talepleri öncelikle ve ivedilikle sonuçlandırılır.” Hükmü eklenmiştir.

13.01.2011 tarihli 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan yeni 6102 sayılı TTK nunda ise İflasın Ertelenmesi başlığıyla genel bir düzenleme yapılarak İİK 179 ve devamı maddelerine gönderme yapmakla yetinilmiştir.

Madde 377- (1) Yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklı yeni nakit sermaye konulması dahil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri gösteren bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilir. Bu halde İcra ve İflas Kanununun 179 ila 179/b maddeleri uygulanır.

İflasın ertelenmesine ilişkin davalar bu düzenlemeden sonra daha sık görülmeye başlanmış, yaptığımız icra takiplerinde de borçlu şirketin iflasının ertelenmesine ilişkin ilamlara rastlamamamız daha sık görülmeye başlanmıştır.
İflasın ertelenmesi davalarında şirket merkezi’nun bulunduğu yer Ticaret mahkemesi yetkili kılınmıştır.
İflasın ertelenmesinin en önemli sonucu borca batık şirket hakkında icra takibi yapılamaması, başlanmış icra takiplerinin durmasıdır.
Borçlu şirket için bu derece önemli sonuçları olan iflasın ertelenebilmesi için aranan 4 şartın 1. si şirketin borca batık olması gereğidir. Bu husus kanun metninde “şirketin aktiflerinin şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmemesi (TTK m. 324/2) veya şirketin borçlarının mevcut ve alacaklarından fazla olması (İİK m. 179), şirket borçlarının şirket mevcudundan fazla olması (TTK m. 446/2) olması” şeklinde ifade etmektedir. Borca batıklığın ispatı veya tespiti bilanço ile olmalıdır.
2. olarak İyileştirme Projesi (ıslah) olmalıdır. İflasın ertelenmesi ile kanun koyucunun amacı şirketin devamı ile alacaklıların korunmasıdır. Bu bakımdan borca batık olan şirketin mali durumunu iyileştirmek üzere bir planı olmalıdır. Bu proje alacaklıları koruduğu ölçüde, iyileştirme projesi sonrasında şirketin varlığını devam ettiren bir proje olmalıdır. Kanun koyucu iyileştirme Projesi’nin inandırıcılığının belgelerle somutlaştırmasını beklemektedir.
3- İflasının Ertelenmesi talep edilen şirket faal olmalı, tasfiye aşamasında olmamalıdır.
4- Alacaklıların durumları iflasın açılmasına oranla kötüleşmemelidir. İflası açılmış olan şirketin alacaklıları, alacaklarının tamamına kavuşamayacakları gibi, karşılanan miktarda da iflas prosedürü gereği hemen elde edilemeyecektir. Bu nedenle alacaklının elde edeceği miktarın aynı olmasına rağmen bu bekleme süresinin olmaması dahi uygulamada alacaklı lehine görülmektedir. İyileştirme projesi ile alacaklılar tüm alacaklarına kavuşamamış olsa dahi tahsil süresi bakımından durumlarında iyileşme olacağı kabul edilmektedir.

İflasın ertelenmesi’nin alacaklar üzerindeki etkisi:

İflasının ertelenmesine karar verilen şirket hakkında icra takibi yapılamaz. Önceden başlanılmış olan takipler ise durur. 6183 sayılı Amme alacaklarının tahsili hakkında kanun gereğince yapılan takiplerde bu kapsamdadır. Aleyhe takip yapılamaması yasağının iki istisnası rehin ile temin edilmiş alacaklar ile İİK 206 maddede “birinci sıra” başlığı altındaki rüçhanlı alacaklar (iş hukukundan doğan bazı alacaklar ile aile hukukundan doğan alacaklar) için takip yapılabilir.
İflasın ertelenmesi talebinin reddolması halinde iflas süreci başlayacaktır. Talebin kabülü ve iflasın ertelenmesi kararı 1 yıl süreyle geçerlidir. 1 yılın sonunda yeniden süre verilebileceği gibi şirketin iflasına da karar verilebilir. Ek süre talep edilmesi hallerinde şirketin pasifinde bir azalma olmaması halinde şirketin iflası kaçınılmazdır.
Kanun koyucu İflasına karar verilen şirket hakkında İcra takiplerinin duracağını hüküm altına almıştır. Ancak bu süreçte şirket aleyhine dava açılabilir, suç duyurusunda bulunulabilir.
Uygulamada İİK 331 maddesine dayanarak yapılan şikayetlere sıkça rastlanmaktadır. İİK 331 de alacaklısını zarara uğratma kastıyla mevcudunu eksiltme başlığı ile düzenlenen suçu kovuşturma görevi Yargıtay içtihatları gereğince Asliye Ceza Mahkemesi’nindir. Şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.

İİK 331-3 m. ‘Konkordato mühleti veya iflasın ertelenmesi talebinden önceki iki yıl içinde ya da konkordato mühleti talebi veya iflasın ertelenmesi süresinden sonra birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da bu hükümler uygulanır.’

İlgili İçtihatlar

Hukuk Genel Kurulu
14.11.2007 tarih 2007/19-823 E- 2007/838 K

Borca batıklık durumunun varlığı ve mali durumun iyileştirilmesi ümidinin bulunup bulunmadığı özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda uzman bilirkişinin oy ve görüşü alınmalıdır.

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasındaki iflasın ertelenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manisa Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 16.5.2006 gün ve 2004/71-2006/229 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 14.12.2006 gün ve 2006/8110-12007 sayılı ilamı ile, (…Davacı şirket iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuş, mahkemece mali durumun iyileştirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle iflasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Borca batıklık bildirimi üzerine borca batıklık durumunun ve mali durumun iyileştirilmesinin mümkün olup olmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümü mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. (HUMK m.275). Ancak çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren uyuşmazlıkta mahkemenin, bilirkişinin oy ve görüşünü alması gerekir.
Borca batıklık durumunun varlığı ve mali durumun iyileştirilmesi ümidinin bulunup bulunmadığı özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda uzman bilirkişinin oy ve görüşü alınmalıdır.
HUMK.nun 286. maddesi uyarınca bilirkişinin oy ve görüşü hakimi bağlamazsa da bu tür hallerde hakimin bilirkişi yerine geçerek olayı çözmesi usule uygun düşmez. Bilirkişi raporu yeterli değilse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırmalı veya bilirkişiden açıklık olmayan konularda ek ve tamamlayıcı görüş alınarak uyuşmazlık çözümlenmelidir. Somut olayda bilirkişi kurulu erteleme talebinde bulunan anonim şirketin sunduğu projenin mali durumun ıslahını sağlayacak nitelikte olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece mali durumun iyileştirilmesi konusunda yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadan veya bilirkişi kurulundan ek ve tamamlayıcı rapor alınmadan proje ve raporun ciddi ve inandırıcı olmadığı gerekçesiyle borçlu anonim şirketin iflasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 14.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

****

7. Ceza Dairesi 12.05.2003 tarih
2002/21586 E. 2003/2597 K.

Alacaklısını zarara sokmak kaydıyla, mal varlığını azaltmaktan sanık Mehmet hakkında yapılan duruşma sonunda: Beraatine dair MERSİN İcra ceza Mahkemesinden verilen 18.2.2002 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi müşteki vekili tarafından süresinde istenilerek dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının bozma isteyen 5.6.2002 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklısını zarara sokmak maksadıyla mal varlığını suni suretle eksiltme eylemi İİK.nun 331. maddesinde düzenlenmiş ve davaya bakma görevi Asliye Ceza Mahkemesine ait olup iddianame ile dava açılması gerektiği cihetle, usulü muamelelerin durdurulması ile dosyanın Cumhuriyet Savcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi,

Yasaya aykırı, müşteki vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeple BOZULMASINA, 12.5.2003 günü oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir