Siyaset karşısında örnek bir hukukçu duruşu

Ahmet Cevdet Paşa

 

Osmanlı Devletinden bahsedince akla hukukçu olarak iki kişilik gelir. Bu kişiliklerden ilki Kanuni Döneminin büyük reformuna mihmandarlık eden Ebu Suud Efendi dir. Diğer önemli şahsiyet ise hem yaşadığı dönemde bugünkü gibi “Batılılaşma” hareketlerinin sürmesi hem de vefatı üzerinden henüz bir asır geçmiş olması sebebiyle yakın hissettiğimiz günümüz hukuk dünyasında daha fazla hayranlığa sahip olan Mecelle-i Ahkam-ı Adliyenin en büyük hissemendi olan Ahmet Cevdet Paşa dır.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ ın İbni Haldun’ un son şakirdi/talebesi diye nitelediği, günümüz tarihçilerinden İlber Ortaylı tarafından Medrese’nin son gülü diye sıfatlandırılan Ahmet Cevdet Paşa nın bizzat söylediği bir kaç cümle etkileyici. Yargıda kadrolaşma vb tecrübeleri bir türlü sonlandıramayan Cumhuriyet Hukuk Dünyası bakımından da ibretlik bir vecize:

Ben devletin hizmetkarlarındanım ve küçük rütbede bir adamım. Vükelanın ihtilafına karışmak bana yakışmaz. Ben herkesle barışığım.Behemahal bir bayrak altına girmek lazım gelirse, Bayezid meydanında bir bayrak açıp yalnızca altında otururum.  Ahmet Cevdet Paşa