İdari yoldan zilyedliğin korunması

Mülkiyet ve zilyedlik ile ilgili, Medeni Kanun’ un eşya hukuku bölümünde yapılmış düzenlemelerden başkaca 3091 sayılı yasa ile Zilyedliğe yapılan tecavüzlerin idare tarafından giderilmesi yasal deyimi ile “zilyedliğin idare yoldan korunması”  düzenlenmiştir.

Uzun süren adli işlemler ve yargılama nedeniyle  zilyedliğin dava yoluyla himayesinin güçleşmesi karşısında yasa koyucu zilyedliğe idari yoldan da korunma sağlayarak tecavüzün hızla ve etkili biçimde bertaraf edilmesini amaçlamıştır.

Özelliklede tarım kesiminde sık yaşanan toprak ve tecavüz uyuşmazlıklarının önlenmesi amacıyla 1933 tarihinde gayrimenkule tecavüzün def’i kanunu yürürlüğe girmiştir.  Zaman içinde görülen yeni düzenleme ihtiyacı sebebiyle 3091 sayılı yasa 1984 yılında ihdas edilmiştir.

3091 sayılı yasa gereğince başvuru makamı il merkezlerinde valilik ve ilgili vali yardımcısı (il idare kurulu) ilçe merkezlerinde ise kaymakamlıklardır.

3091 sayılı yasanın himayesinden yararlanabilmek için tecavüzün öğrenildiği tarihten itibaren 60 günlük süre içinde yazılı olarak başvurmak ilk şarttır. Ancak tecavüz tarihinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra yapılacak başvurular değerlendirilmeyecektir. Zira kanunun amacı tecavüzü süratle engellemektir. 1 yıl gibi bir süre tecavüzden haberdar olmayan zilyedin süratli bir himayeye ihtiyacı olmayacağı fikri ile böyle bir düzenlemeye gidildiği anlaşılmaktadır.

Uygulamada ilgili kurullar; tecavüzün yapıldığı tarihi, mütecavizin adını, taşınmazın tapu kayıt bilgileri ile tam adresini ihtiva eden yazılı dilekçenin verilmesi ile soruşturmayı başlatmaktadır.

Başvuru üzerine idarece açılacak soruşturmanın 15 gün içerisinde tamamlanması idare için yasal zorunluluktur. Zira kanunun amacı tecavüzün süratle önlenmesidir. Soruşturmacı aldığı ifadeleri yeminli olarak alır.  Tarafları ve bildirecekleri tanıkları dinler.  Soruşturma neticesinde verilecek kararlar kesin olup kararlar hakkında idari yargıya başvurulması halinde yürütmenin durdurulması kararı verilemeyecektir.  Ancak himayesi öngörülen zilyedlikten önce gelen bir hakka sahip olduğunu iddia eden mütecaviz bu iddiası ile taşınmaz üzerinde gerçekleştirdiği ekim vs değişikler dolayısıyla ileri süreceği taleplerini adli yargıda ileri sürebilir.  Fakat adli makamca; açılacak davalarda koruma kararına rağmen ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini ilgili kanunun  14. maddesi ile hükme bağlanmıştır.

Tecavüzün men’ine ilişkin karar yine idare tarafından infaz olunacaktır. Hak sahibinin zilyedliğine tekrar kavuşması için gereken işlemler ve tüm güvenlik önlemleri de yine idarece temin edilecektir. Bu infaz işlemleri için gereken giederler şikayetçiye ait olup yapılan masraflar karar ile icra yoluyla mütecavizden talep edebilecektir.

İdarece koruma altına alınmış olan zilyedliğe, tekrar aynı kişilerce müdahale olması halinde yeniden araştırma ve inceleme yapılmayacak önceki karar yine infaz edilecek, şikayet üzerine C. Savcılığınca mütecaviz hakkında soruşturma yapılacaktır.

3091 sayılı yasanın hukumuz da bir istisna olduğu açıktır.  Zira bu yasa ile yargının görev alana giren konu idare yani yürütme tarafından hızla çözüme kavuşturulmaya çalışılmaktadır.  Ve yine idare tarafından çözüme kavuşturulan bu husus hakkında hem adli hem de idari yargının tasarruf yetkisi kısıtlanmış, yürütmeyi durdurma ve tedbir kararı verilmesi yasaklanmıştır.

Adli sistemimizin bu biçimde istisnalar ile karşılaşmasının biz hukukçular tarafından yadırganacağı ve tartışılacağı şüphesizdir. Ancak istisnaların önüne geçebilmek için adalet sisteminin uyuşmazlıklar karşısında daha hızlı işler hale getirilmesi gerektiği de açıktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir