SILA Projesi

Kısa Adı “Sila Projesi” olan “Adalete erişim için Adli Yardım Uygulamalarının Geliştirilmesi Projesi” nin 7-8 Temmuz tarihlerindeki “Ortak Çözümler” başlığı ile Balıkesir’de yapılan toplantısı sonrasında 17-18 Mart tarihlerindeki Rixos Downtown Otel’de, tüm Türkiye’den 134 avukatın katılımıyla gerçekleştirilen Antalya Toplantısına da Afyonkarahisar Baro Başkanlığı’nı temsilen Sn. Av.İsmail Akgül, Sn.Av.İsmail Tuğral ve Sn.Av.Yusuf Onur Seçme ile birlikte katılım sağladık.

2 günlük oldukça yoğun ve faydalı geçen programda: SIla program

  • Türkiyede kırılgan ve dezavantajlı olmak
  • Adli yardım müvekkillerini temsil etmek için gerekli beceriler
  • Mültecilerin etkili biçimde temsili
  • Topslumsal cinsiyet ve yaş  konularında eğitim çalışması icra edildi.

Proje bu haliyle sonlanırken, Afyonkarahisar Baro Başkanlığı olarak kurumsal olarak bizimde görevimiz de sona ermiş oldu.  Geçmiş programlar ile projenin detaylı bilgi ve dökümanlarına ulaşmak için  http://www.silaprojesi.org adresini ziyaret etmeniz yeterli. Bu internet adresinden proje bilgileri dışında; yüksek mahkeme kararlarına ve bilimsel makalelere ulaşmak mümkün.

Ayrıca Avrupa Birliği’nin adalet, hukuk alanındaki online kurslarına katılmak için de http://help.elearning.ext.coe.int/   adresine girmeniz ve basit kayıt işlemlerini tamamlamınız yeterli.

 

Evlilik Mal Rejimi

ortaklıkUyuşmazlıkları çözmesi istenilen kanunların teorik düzenlemelerden ibaret olması, uyuşmazlığın tarafı olan ve kanunun süjesi durumunda olan birey için anlaşılabilirlik problemi oluşturmaktadır.

Başka bir anlatımla mevzuatın mevcut ihtilafa nasıl uygulanacağı ve taraflara etkisinin ne olacağını tespiti için yardıma ihtiyaç duyulmakta olması günümüz hukuk dünyasının temel problemlerinden birisidir. “Kanunu bilmemek mazeret teşkil etmez” prensibi ile vatandaşın mevzuata uygun hareket etmesi beklenir ancak mevzuatın nasıl uygulanacağı konusunda kapsamlı bir eğitim ve hatta eğitim sonrası tecrübe gereksinimi en modern hukuk sisteminde dahi adalete karşı güven eksiğinin temel nüvesidir.

İnternet kullanımının yaygınlaşması ile “Google Dede” namı ile her şeyi bilen akil zat durumuna yükselen arama motorlarının verdiği arama sonuçları bilmeme kaynaklı iç gelirimin giderilmesine ve çözüm e katkı sağlayacak doğru meslek grubunun bulunmasına fayda sağlayacaktır. Ancak bu kolay ulaşılabilirlik denetlenemez bir halde olması nedeniyle çoğu zaman güncel olmayan veya hatalı sonuçlara sebep olduğu da gözen uzak tutulmamalıdır.

Gelir düzeyinin artışı ve finansman araçlarına kolay ulaşım; aile bireylerinin malvarlığındaki artışı sağlarken, bu artış boşanma sonrasında mal rejimi ile ilgili yeni soruları da güncel hale getirmiştir. 4721 sayılı Medeni Kanun ile kabul edilmiş yeni mal rejimi düzenlemeleri bu davaları daha da güncel hale getirmiştir.

Bu bakımdan mal rejimi ve tasfiyesi ile ilgili olarak sık sorulan ve eşlerce boşanma davası açılmadan önce dahi planlamaya gayret ettikleri bu konuda yüzeysel bir bilgi verme amacıyla bu yazıyı paylaşmak istedim.

Mal rejimi ve tasfiye konusu ile ilgili olarak en çok sorulan ve ihtifalın genel çerçevesini çizen 3 soru mal rejimi bahsinin ana hattını ortaya koyacaktır. Buna göre:

  • Hangi dönemde edinilmiş mallar ortaklığa konudur?
  • Hangi mallar ortaklığa konudur?
  • Eski Medeni Kanun döneminde evlenmiş olanların malları da ortaklığa konumudur?
  • Zamanaşımı süresi nedir?

-Eşler arasında bir ortaklık yerine “Mal Rejimi” tabirini kullanmak daha doğrudur. Eşler aralarındaki mal rejimini serbestçe belirleyebilirler. Buna göre eşler kanunla düzenlenen “Edinilmiş Mallara Katılma(MK218)”, “Mal Ayrılığı(MK242)”, “Paylaşmalı Mal Ayrılığı(MK244)”, Mal ortaklığı(MK256) rejimini seçmekte serbesttirler.

-Eşler bir mal rejimini seçmemişler ise edinilmiş Mallara Katılma rejimi geçerli olacaktır.(MK202) Dolayısıyla 4721 sayılı kanun liberal hükümleri çerçevesinde eşleri mal rejimi bakımından herhangi bir ortaklığa zorlamamaktadır. Bu konudaki sıkıntıların kaynağı kanun değil eşlerin bu konuyu daha öncesinde belirlememesidir. Bu belirsizlik halinde bir eşin edindiği tüm mallara diğer eş katılacaktır. (MK202) Bu üç soru “edinilmiş mallara katılma rejimi”ne göre değerlendirilirse;

1- Nikah akdinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallar ortaktır. Mal rejimi ölüm, farklı bir mal rejimi belirlenmesi, evliliğin iptali, boşanma ile son bulur (MK225)

2- Birinci cevaba göre mal rejiminin yürürlükte olduğu dönemde karşılık verilerek edinilmiş(ivazlı) tüm kazanımlar katılma rejimine konudur. Miras, Bağışlama nedenine bağlı kazanımlar karşılıksız olduğu için kapsam dışındadır. Ancak sigorta tazminat ödemeleri, emekli ikramiyeleri, tazminatlar gibi kazanımlar ise edinilmiş mal kapsamındadır.

3- Mal rejimi bakımından hangi tarihte evlendiğinizin bir önemi yoktur. Yani Eski Medeni Kanun döneminde evlenmiş olsanız dahi 4721 Sayılı Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden 1 yıl içinde mal rejimi belirlememiş olmanız halinde edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaksınız. (Medeni Kanun Yürürlüğü hakkında kanun m10)

Paylaşım bakımından önemli olan malın edinilmesi tarihidir. İhtilaf konusu mal edinilmiş mallar:

-Katılma rejiminin yürürlükte olduğu dönemde iktisab edilmiş ise Artık değere katılma davası (MK231) veya değer artış payı davası(MK227)

-Önceki kanun döneminde iktisab edilmiş ise Katkı payı alacağı davasına konu olacaktır.

4- Mal rejimine ilişkin davaların başlangıçta MK 178 maddesi gereğince 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğu söylenmiş ise de Yargıtay 8. HD 10 yıllık zamanaşımını geçerli olduğunu içtihad etmiştir.

Konuya basitçe bir bakış olarak yazdığım bu yazı ihtilafın tarafı olanları asgari düzeyde ve yüzeysel bilgilendirme ve bilinçlendirme amacı gütmektedir. Bunun dışında mal rejimi ile ilgili yapacağınız düzenleme vb tasarruflar için muhakkak avukatınızın görüşü doğrultusunda hareket etmenizi tavsiye ederim.

6352 sonucu İİK da değişiklik gören maddeler

6352 Sayılı Yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi amacıyla bazı Kanunlarda değişiklik yapılması ve basın yayın Yoluyla işlenen suçlara ilişkin dava ve Cezaların ertelenmesi hakkında kanun’ un ilk 36. maddesi 2004 sayılıİcra İflas Kanunu’nda değişiklikler getirmekte olduğu hepimizin malumu. Yasa ile getirilen değişiklikleri İcra İflas Kanun’un un ilgili maddelerine işledim.  Yargının hızlandırılması ve demokratikleşme getiren bu mükemmel (!) kanunun getiridği yeniliklerden sonra; İİK nun ilgili maddelerinin son aldığı muasır medeniyet seviyesini meslektaxların beğenilerine sunuyorum.

metni incelem için lütfen tıklayın : İİK değişiklik gören maddeler

Yargının etkinleştirilmesini sağlayan bu yasa ile 112. madde ile taşınmazı satışa hazırlaması için icra memuruna verilen süre 2 aydan 3 aya,  122 madde ile 2 ay olarak belirlenen süre 3 ay getirilmiş ve satış sürelerine 1 ay ilave edilmiştir.  Yargıyı hızlandırma ve etkinleştirme amacı taşıyan bu kanunun en azından İcra iflas kanuna ilişkin getirdiği değişiklerin yavaşlama ve etkisizleşme getireceği açıktır.

YENİ TTK’DA HÜRRİYETİ BAĞLAYICI CEZALAR VE KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK SUÇU

5941 sayılı Çek Kanunun Karşılıksız çek keşide etmek suçunu düzenleyen 5/1  maddesindeki “binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz” ibaresinin kaldırılmasına ilişkin değişiklik tasarısı gündemde bulunmakta.

Söz konusu değişikliğe gerekçe olarak ise ekonomik suçlar için hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmolunmasının evrensel hukuk normları ile uyuşmadığı hakkaniyete aykırı olduğu gösterilmektedir.

Hali hazır uygulamada ödenmeyen adli para cezaları 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’ un 106 maddesinin “Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarınca hapsedilir” hükmü gereğince hapis cezasına çevrilerek infaz edilmektedir.

Dolayısıyla “karşılıksız çek keşide etme” cürmü sonucunda hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmolunmamakta, ancak sanığın verilmiş bulunan adli para cezasını ödememesi/ödeyememesi nedeniyle verilmiş olan adli para cezası hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüşmektedir.

Tasarı gerekçesi olarak ekonomik suçlar sebebiyle hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğu ileri sürülmekte iken;  01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu ile de adli para cezası öngören hükümlerin yürürlüğe girecek olması tezat oluşturmaktadır.

01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan Türk Ticaret Kanunu’nun (6102) 38, 62, 562, 832, 947, 948, 949, 950 de de hapis cezası veya adli para cezasını öngören hükümler getirilmektedir.  İlgili hükümler ile verilen adli para cezaları da ilgilisi tarafından ödenmediği taktirde İnfaz Kanunun 106 maddesi gereğince hapis cezasına dönüştürülecektir.

 

Bu tespite göre ekonomik suçlar için hürriyeti bağlayıcı cezaların kaldırılması gerektiği fikri ile son olarak Karşılıksız Çek Keşide Etmek suçu yeniden düzenlenmeye çalışılmakta, diğer taraftan da aynı nev’i den yeni cezaların yürürlüğe girmesi beklenilmektedir.

Gelinen noktada çek kanununda yapılması planlanan değişikliğin evrensel hukuk ilkeleri vb gerekçeler ile savunulması doğruları ortaya koymamaktadır.  Getirilmek istenen düzenleme ile bugüne kadar incelenmeksizin Yargıtay koridorlarını işgal eden ve uygulayıcılarca gerekli görülmeyen dosyaların oluşturduğu yığılmayı ortadan kaldırmak planlanmaktadır.  Ancak yasa koyucu “bu dosyalarla uğraşmak istemiyoruz” gerçeği yerine, “evrensel hukuk ilkeleri” uydurmacasını ileri sürmektedir.

 

Yapılan değişikliğin amacı; ne çek mağduru olarak tabir edilen kesimin menfaatlari için nede evrensel hukuk normlarının gereğini yerine getirmek değildir. Ancak Yargıtay’da bekleyen ceza dosyaların 2 yıl içerisinde tamamen karar bağlanması amacına hizmet etmektedir.  Bu amaç için ise karşılıksız çek sonucu alacağını alamayan büyük bir kesimin hakları ise göz ardı edilmektedir.

 

6102 sayılı TTK cezai hükümler

 

 

 

 

HMK Masraf Avansı Tarifeleri

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6100 sayılı HMK gereğince; dava açılışı sırasında mahkeme veznesine depo edilecek olan avans miktarı; Adalat Bakanlığı’nın 30 Eylül 2011 tarihli 28070 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren tebliği ile belirlendi.

Dava açılışı sırasında mahkeme veznesine depo edilecek avans miktarlarına ilişkin tarife ile birlikte yayınlanmış olan tanık, bilirkişi, hakem ücreti tarifeleri PDF formatında:

HMK GİDER AVANSI TARİFESİ

HMK TANIK ÜCRET TARİFESİ

HMK BİLİRKİŞİ ÜCRET TARİFESİ

HMK HAKEM ÜCRET TARİFESİ

 

kaynak: Resmi Gazete